Menu

Browsing "Older Posts"

Kategori "sağlık önerileri"

Diliniz Size Sağlığınızı Anlatabilir

Diliniz size sağlığınızı anlatabilir. Sağlıklı bir dil nasıl olmalıdır? Sağlıklı bir dil için ne yapmalıyız? Dil biçimleri ve anlamları Dil: sağlıklı veya hasta Hasta dili düzeltmek için Birçok dil hastalığı vardır Konuşanın dili ve dili Dil, konuşanın sadık bir yansımasıdır Dilin farklı biçimleri bize ne söylüyor?

Diliniz size sağlığınız hakkında bilgi verebilir, bu size sağlığınızla ilgili ilk izleniminizdir. Örneğin, diliniz sağlıklıysa, sağlıklısınız demektir ve tam tersi. Şimdi dilinizi nasıl yargılayabileceğinizi ve sağlığınızı nasıl bilebileceğinizi merak ediyor olabilirsiniz. Bu yüzden burada, dilinizi inceleyerek sağlığınızı nasıl anlatabileceğinize dair bazı kanıtları bir araya getirdik. Dilinize, rengine ve hareketlerine bir bakın. Burada dilinizin sağlığı hakkında bazı kanıtlar görebilirsiniz.

Diliniz Size Sağlığınızı Anlatabilir


Dil, manipüle etmek, ısırmak ve emmek için kullanılan kaslı bir hidrostattır. Dil özel bir tat alma organıdır, dil dorsumu (vücut), dil gövdesi, dil kökü ve dil ucundan oluşur. Dil, pürüzsüz, nemli, çıplak ve çok katlı yassı epitelinden dolayı çıplak bir organ olarak kabul edilir. Sağlıklı bir dil gövdesi pembe ve ıslaktır. Sarı dil ceketi, hidrasyon eksikliğinin bir işaretidir. Dil renkleri hakkında daha fazla bilgi edinmek için, dil renklerini ve anlamlarını tartıştığımız ve ayrıca hasta bir dil görüntüsünün nasıl bilineceğini tartıştığımız blogumuzu okuyabilirsiniz.

Dilinizin sağlığına dikkat edin. Diliniz aracılığıyla sağlığınızı yansıtabilirsiniz. Dilin bize dilimizin sağlığı hakkında nasıl bilgi verebileceğine bir göz atalım. Dilin kendi renkleri, örneğin gri, sağlıksızlığa, beyaz sağlıksızlığa, siyah, sarı ve kırmızı, sağlık durumuna işaret edebilir, Bu renkler dilde ve dilde görülebilir. senin ağzında. Sağlıklı dil rengi, sağlığın dilini görebilmemiz için. Dilin renkleri çeşitli nedenlerden dolayı olabilir. Sağlığımızı korumak için dilin renklerine dikkat etmeliyiz.

Dil, sağlığınız için vücudunuzun diğer bölümleri kadar önemlidir. Enfeksiyon bir olasılık olsa da, diyetiniz veya stres düzeyleriniz de dahil olmak üzere dilinizde gösterilebilecek başka birçok sağlık sorunu vardır. İnsanlar renkli diller gördüklerinde birbirlerine bakıp rengin boya mı yoksa hastalık mı olduğunu sormaya meyillidirler. Dilin şekli, kişinin sosyal bir yaşam tarzına, kötü beslenme seçeneklerine ve diğer sağlık sorunlarına sahip olup olmadığını gösterir. Dilin rengi ve şekli, kan şekerinde bir sorun olup olmadığını, çok fazla şeker tüketip yemediğini ve vücudu etkileyen diğer faktörleri anlayabilir. Dil vücut için önemlidir ve buna karşılık vücut da dil için önemlidir! Dilinizi ve bedeninizi öğrenin!

Dil hayatımızda birçok yönden önemli bir rol oynar. Duygularımızı, fikirlerimizi ve çok daha fazlasını ifade etmemize yardımcı olur. Dil, zihnimizin ne kadar iyi çalışabildiğinin ve ne kadar sağlıklı olduğumuzun iyi bir göstergesidir. Bu yazıda, dilin çeşitli unsurlarına, anlamlarına ve sağlıksız bir dili tanımlamamıza nasıl yardımcı olabileceklerine bir göz atacağız.

DİLİNİZİ NEDEN İZLEMELİ

Ağzınızdaki problemlerle ilgili ipuçları için dilinizi çıkarın ve aynaya bakın. Sağlıklı bir dil pembe olmalı ve küçük nodüller (papilla) ile kaplanmalıdır. Dilinizin normal görünümünden veya herhangi bir acıdan sapma endişe kaynağı olabilir.

Dilinizi aynada durdurup analiz ederseniz, yaşadığınız bazı sağlık sorunlarının belirtileri olan belirtiler fark edebilirsiniz:

Çatlaklar
Çatlaklar genellikle dilin merkezinde veya arkasındadır ve sızdıran bir bağırsak veya bağırsak emilim bozukluğu, alerjiler veya gıda duyarlılıklarını gösterir.

Mukus
Dilin üzerinde normal bir filmi var, ancak mukoza yağlı, kalın, sarı veya beyaz, bağırsaklarda mukoza birikiminin ve toksinlerin bir işareti olabilir. Dilin ortasında birikmesi durumunda, ince bağırsak ile ilgili bir sorunun belirtisidir ve dilin arkasında bir kolon probleminiz varsa.

Kahverengi veya Siyah Tüy
Dildeki koyu kıllar son derece kötü olabilir, ancak büyük bir endişenin işareti değildir.“Tipik olarak (siyah ve tüylü dil) sigara içmek, kahve ve koyu çay içmek veya zayıf diş hijyeni ile sağlanır. Sigara içmek ve dili fırçalamak ya da bir dil kazıyıcı kullanmak gibi rahatsız edici nedeni ortadan kaldırmak yeterlidir. ”

Dilin Kenarlarındaki Diş İzlenimleri
Bu, zayıf bir sindirim veya minerallerin emiliminin bir belirtisidir. Çatlaklar ve diş izleri bağırsaklardaki bir sorunun belirtisidir ve diş izleri de düşük mide asidini gösterebilir.

Kalıcı kırmızı lezyonlar
Bu, dil kanserinin erken bir işareti olabilir, ancak hemen panik yapmayın ve birkaç hafta içinde kendilerini çözen bir pamukçuk, yamalar veya kırmızı lezyonlarla karıştırmamaya dikkat edin. Yapmanız gereken hemen onu kontrol etmek ve sorunun nedenini teşhis etmektir.

Dilin temiz tutulması iç organların sağlığını destekleyecektir. Bu nedenle, bir dil kazıyıcı kullanarak günde bir veya iki kez kazıdığınızdan emin olun ve detoksifiye edersiniz, sindirimi ve tüm vücut organlarının işlevini uyarırsınız. Ayrıca, günlük gözlemi, ciddi sağlık sorunlarından kaçınmanıza yardımcı olacak yararlı bir önleyici araçtır ve herhangi bir olumlu değişiklik sağlık açısından ilerlemenizi izleyecektir.


Sağlıklı bir dil, sağlıklı bir yaşam için gereklidir, Dil formları ve anlamları ve önemi, Dilinizin sağlığı size sağlığını anlatabilir, Dilinizin rengi ile vücudunuzun sağlığı arasındaki ilişki, Sağlıklı bir dil için yapılması gerekenler , Hasta dil görüntüleri, Belirtileri ve tedavileri ve çok daha ilginç şeyler bu makalede yer almaktadır.

Cep Telefonu Bağımlılığından Nasıl Kurtulunur

Bu makalemizde cep telefonu bağımlılığından kurtulmanın yollarından bahsedeceğiz, telefon bağımlılığının yaşantımıza nasıl bir etkisinin olduğunu ve telefon bağımlılığından nasıl kurtulabilirim konusun detaylı bir şekilde anlatacağım.

cep-telefonu-bağımlılığından-nasıl-kurtulunur


Akıllı telefon artık onsuz yaşayamayacağımız bir şey haline geldi.Randevularımızı düzenlemeyi, doğum günlerini hatırlamayı, en son haberleri öğrenmeyi ve sosyal hayatımdan haberdar olmamızı sağlıyor.

Ama onlar kadar harika,cep telefonlarının birçok olumsuz etkisi var ve sağlıklı bir denge kuramasak bizim için gerçekten kötü olabilir.

Cep telefonlarının bazı olumsuz etkilerine bir göz atalım.

Verimsiz Uyku Alışkanlıkları

Uyuduğunuz odada cep telefonunuzun bulunması gelen bir mesaj sesiyle uykunuzun bölünmesine neden olur ve böylece uyku düzeniniz bozulur. 

İyi bir gece uykusunun, elinizden gelenin en iyisini yapmak ve sakin hissetmek için şart olduğunu biliyoruz. 

Gece akıllı telefon kullanımı uykunuzu ciddi şekilde bozabilir. Telefonunuzun parlak ışığı aslında beyninizi hala gündüz olduğunu düşünmesi için kandırır. Doğal bir uyku hormonu olan melatonin daha sonra baskılanır.

cep-telefonu-bağımlılığından-nasıl-kurtulunur


Kötü Ruh Sağlığı

Akıllı telefon kullanımı eğlenceli ve bilgilendirici olabilir. Çalışmalar ayrıca ruh sağlığı üzerinde olumsuz bir etki keşfetti. 

Araştırmalar, mobil cihazınızı aşırı kullanmanın zihinsel bakış açınız üzerinde bir dizi olumsuz etkiye neden olabileceğini gösteriyor .

Depresyon, kaygı, sabırsızlık, hayal kırıklığı ve tahriş hepsi not edildi. Bu duygular sağlığınızı incitir ve mutlu bir hayat sürmenizi imkansız hale getirir!

Üretkenlik Kaybı

Cep telefonları ne kadar kullanışlı ve hayatımızı oluşturdukları kadar kullanışlı olsalar da, zamanın boşa harcanmasına da katkıda bulunabilirler. 

Gün boyunca e-posta mesajlarınızı ne sıklıkla kontrol ettiğinizi veya sosyal medyaya baktığınızı düşünün. Bazı insanlar telefonlarına bağlı olduklarını hissederler, duydukları her uyarıya cevap vermek için zıplarlar. 

Sizi daha önemli şeyler yapmaktan gerçekten alıkoyabilir. 

Konsantrasyon Kaybı

Aslında, her zaman bu kadar yüksek alarmda olmak, günlük olarak konsantre olma yeteneğimizde bir gerilemeye yol açtı. Bir e-posta mesajının çalınmasıyla bir görevden uzaklaştırıldığınızda, yaptığınız şeye geri dönmek gerçekten zor olabilir. 

Çoklu görev, çoğumuzun üstün olduğu bir şey değildir ve aslında önemli olan şeylere odaklanmamızı daha da zorlaştırabilir. 

Cep Telefonu Bağımlılığından Nasıl Kurtulunur

Cep Telefonu Bağımlılığını Nasıl Yenerim

  • Yemek sırasında cep telefonu yanında bulundurma,
  • Telefonunuzda geçirdiğiniz zamanı sınırlayın,
  • Gereksiz bildirimleri kapatın,
  • Sosyal medyayı çok sık kullanmayın,
  • Cep telefonunuzla uyanmayın,

 

Bunlar, akıllı cep telefonunuzun sizi strese sokmasının ve size zarar vermesinin yollarından sadece birkaçı. 

Cep telefonlarının kötü olduğunu ya da kullanmaman gerektiğini söylemiyorum. Anahtar olan,sizin için çalışan bir denge kurmaktır. 

Çok bağımlı hale geldiğinizi düşünüyorsanız,telefonunuzda geçirdiğiniz zamanı sınırlandırmayı deneyin.

Cep telefonunuzun dikkatinizi dağıtmasına izin vermek yerine, etrafınızdakilere dikkat etmeniz ve yapmanız gereken görevlere odaklanmanız önemlidir. 

Bunun yerine,telefonunuzu kontrol etmek için saatleri planlayın.

Bunları deneyin ve eminim daha mutlu olacaksınız.

HER GÜN YÜRÜMENİN FAYDALARI

Hamile Olduğumu Nasıl Anlarım ve Hamilelik Belirtileri

Her gün yürümenin sağlık açısından inanılmaz faydalarını duydunuz değil mi? Gerçekten akıllara durgunluk veriyorlar.

Günde 5.000 adım mümkün mü?Evet öyle ama daha önemlisi,yürümenin büyük faydalarından yararlanmak için günde 5.000 adım yürümemize gerek yoktur. 

10 dakikalık bir yürüyüş - 1000 adım - diyabet hastalarında kan şekeri seviyelerini düşürür.20 dakikalık bir doğa yürüyüşü - 2.000 adım - Dikkat eksikliği olan çocukların konsantrasyon düzeyini ilaç kadar iyileştirebilir.Günlük 30 dakikalık yürüyüş - 3.000 adım - kalp hastalığı riskini% 20 azaltır. 

Yani,tüm ailenizin yürümenin olağanüstü faydalarından yararlanmasını istiyorsanız,tüm bu 5.000 adımlık zorlukları unutun. 

Ve bunun yerine büyük etkiye sahip bu basit,sürdürülebilir alternatife odaklanın:yol yürüyün. 

Ailemizin sağlığını değiştirebilir ve karbon ayak izimizi azaltarak gezegeni kurtarabilir.Ve çocuklarımızı hayata hazırlar çünkü her gün yürüyen çocuklar her gün yürüyen yetişkinler olur. 

Son yüz yılda hepimiz kısa yolculuklar için arabalara binmeyi alışkanlık haline getirdik.Bu araba sevdası çeşitli sonuçlar doğurdu:

Obezite ve kronik rahatsızlıklarda büyük artışlar, 

Tehlikeli kentsel kirlilik seviyeleri, 

Çocuklarda gelişim bozuklukları, 

Başlıca akıl sağlığı sorunları çünkü o kadar hızlı yaşıyoruz ki beynimiz ayak uyduramıyor, 

Komşularımızla karşılaşmadığımız için topluluk çökmesi, 

hergünyürümeninfaydaları

Hayal edin,yarından itibaren tüm arabayı kısa yolculuklar için terk edeceğimize ve kilometrelerce yürüyeceğimize söz verdiysek eğer,bu durumun şehirlerimizin ve kasabalarımızın karbon ayak izi üzerinde büyük bir etkisi olacaktır. 

Yürüme ailelerimize şaşırtıcı derecede sağlık faydaları sunacaktı. 

YÜRÜMENİN FAYDALARI

Kaba motor gelişim: Her gün dışarıda yürümek , beş yaşın altındaki çocuklarda temel kaba motor becerileri geliştirir . 

Sınıfta konsantrasyon: Okula yürüyerek giden çocuklar günün ilk dört saatinde araba kullananlara kıyasla daha iyi konsantre olurlar. 

Aktivite seviyeleri: Yürüyen çocuklar varış yerlerine vardıklarında daha aktiftir ve bu nedenle yürüyüş bittikten sonra bile artan aktivite seviyelerinin faydalarından yararlanmaya devam ederler. 

Benlik saygısı: Yeşil bir alanda yürümek dahil sadece 5 ila 10 dakikalık aktivite öz saygıyı artırır. 

hergünyürümeninfaydaları

Ruh hali: ve yine doğal bir ortamda sadece 5 ila 10 dakika yürümek ruh halinizi iyileştirir. 

Yaratıcı düşünme: Dışarıda yürümek yaratıcılık düzeylerini % 80'in üzerinde artırır. 

Dikkat eksikliği: Parkta 20 dakikalık bir yürüyüş, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan çocuklarda konsantrasyon seviyelerini ilaç kadar iyileştirir. 

Topluluk bağlantısı:  Her gün yürüyen çocuklar , ergenlik döneminde akıl sağlığını önemli ölçüde iyileştiren toplumlarına daha bağlı hissederler. 

Kronik stres: 20 dakikalık bir yürüyüş ergenlerde kortizol seviyelerini ve kronik stresi azaltır. 

Sırt ağrısı: Haftada iki ila üç kez iki ile üç kilometre yürümek bel ağrısı için uzman egzersizler kadar iyidir. 

Depresyon: Günde sadece iki kilometre yürümek , her yaşta depresyona karşı korur ve acı çekenlerde depresyonu hafifletir. 

Kaygı bozukluğu: 10 dakikalık bir yürüyüş kaygıyı 45 dakikalık bir antrenman kadar hafifletebilir ve faydaları 5 dakika sonra başlar. 

Kan basıncı : Sabah 30 dakikalık bir yürüyüş, kan basıncını  ilaç kadar düşürebilir. 

Diyabet : Her yemekten sonra 10 dakikalık bir yürüyüş , özellikle akşamları kan şekerini önemli ölçüde düşürür. 

Kolesterol: Günde iki ile üç kilometre yürümek  kötü kolesterol seviyelerini  % 20 düşürür. 

Kilo kaybı: Her gün iki kilometre yürümek , haftada 700 kalori yakar. 

Göğüs kanseri:  Günde iki ile üç kilometre yürümek meme kanseri riskini azaltır. 

Kolon kanseri: günde 20 dakika - iki kilometre kadar - yürümek kolon kanseri riskini % 50'ye kadar azaltır. 

Kalp hastalığı: Günde yarım saat yürümek kalp hastalığı riskini  % 20 azaltır. 

Solunum yolu hastalığı: Günde iki ile üç kilometre yürümek, KOAH hastalarında hastaneye yatışları azaltır. 

Görme: Haftada üç kez yürümek göz içi basıncını düşürür ve glokom riskini% 25 azaltır. 

Kasları korur: Bacak kasları ve kalça kasları uzun süre oturmaktan kısalır, günlük yürümek bunu engeller. 

Artrit: Günde 10 ila 40 dakika yürümek, çoğu gün artrit hastalarında eklem ağrısını hafifletir. 

İnme riski: Çoğu gün işe yürümek,inmeden kaynaklanan ölüm riskini % 30 oranında azaltır. 

Alzheimer : Günde iki kilometre yürümek ilerlemesini yavaşlatır . 

Bu akıl almaz bir liste değil mi? Ve yürümenin faydaları ömür boyu sürer. 

hergünyürümeninfaydaları

Çocuk gelişimi ve davranışının erken dönemlerinde devreye giriyorlar, sonra gençleri en savunmasız durumlarında koruyorlar, orta yaştaki tüm kronik hastalıkları ve kanserleri önlüyorlar ve yaşlandıkça bizi sağlıklı ve hareketli tutuyorlar. 

Ve yürümek, adım ölçerler ve günde 5.000 adım yürüme zorlukları hakkında takıntı yapmadan tüm bunları yapabilir.

Sadece yolyürümemiz gerekiyor. 

Buradaki 5 dakika ve 10 dakika ve 20 dakika sonra,hepsi toplanır ve sağlığımızı dönüştürür çünkü ''Yürümek insanın en iyi ilacıdır''. 

Yürüyüş,yerel topluluklarımızdaki kirliliği tedavi etmek için inanılmaz derecede güçlü bir ilaçtır. 

Biz şehir sakinleri,ailemizin kirliliğe katkısını bir gecede % 30 oranında azaltabiliriz,eğer tüm bu yolculukların yaklaşık iki kilometresini veya daha azını şimdi yürümeye söz vermiş olsaydık. 

Hepimizin gücü elimizde ya da ayaklarımızda,tam burada şu anda şehrimizi ve dünyayı değiştirecek güce sahibiz. 

Niye bekliyoruz? Yolu yürüyelim ... 

Umarım bu size ve ailenize dışarı çıkıp yürümenin tüm faydalarından yararlanmanız için ilham vermiştir. 


Hangi Tür Keneler Kırım Kongo Hastalığına Neden Olur

Hangi Tür Keneler Kırım Kongo Hastalığına Neden Olur


Kırım Kongo Kanamalı Ateşi(KKKA)

Keneler özellikle Hyalomma cinsi yoluyla insanlara bulaşan enfeksiyona yol açan bir hastalıktır.Evcil ve vahşi hayvanların yanı sıra insanlara da bulaşabilir.

Enfekte olmuş memelilerde klinik hastalık nadir de olsa, insanlarda çoğunlukla ağır geçer ve ölüm oranı %30'dur. özellikle tarım ve hayvancılık ile uğraşan kişiler yüksek risk grubundadır.

Hyalomma yaz kenesi dir.Asya,Avrupa ve Kuzey Afrika'da rastlanır.Güney Afrika da da rastlanmıştır. KKKA hastalığına neden olan ısırıkları,çürüterek öldüren bir etki gösterir ve ölüm birkaç gün içerisinde gerçekleşir.

KKKA hastalığının aktif taşıyıcısı olarak 4 alt türü önemlidir: Hyalomma marginatum marginatum, Hyalomma marginatum rufipes, Hyalomma marginatum turanicum, Hyalomma anatolicum anatolicum.

Bunlardan marginatum ile anatolicum alt türleri Türkiye'de görülür ve öldürücü olabilir.Hyalomma marginatum marginatum hemen hemen Türkiye'nin bütün coğrafi bölgelerinde tespit edilmiştir. 

Erişkinlerine ilkbahar yaz aylarında Mart-Eylül daha çok sığırlarda vücüdun arka kısmında görülür.

Bu kenenin türleri koyun,keçi,deve,at,sığır,yabani kemiriciler,kuş,tavuk,kirpi,domuz,geyik ve tavşanlarda da tespit edilmiştir. 

Hyalomma lar erişkin dönemlerinde daha çok sığır gibi büyük hayvanları tercih ederler ve kırsal kesimde daha yaygın bulunurlar.

Hastalığa ilk kez 1944 yılında Batı Kırım'da rastlanmıştır. Afrika dışında Türkiye dahil birçok Asya ve Doğu Avrupa ülkesinde rastlanmıştır.Hastalık Türkiye'de ilk kez 2002 yılında ortaya çıkan salgın hastalık sırasında tanımlanmıştır.

Hastalık insanlardaki enfeksiyonu genelde Hyalomma kenesinin ısırığı nedeniyle olur.Yine de hastalığı bulaştırabildiği bilinen 30 kene türü mevcuttur.

Hastalığın bulastığı çiftlik hayvanlarının etinin işlenmesi veya yenmesi sonucu insanlarda ortaya çıkabilir.Ayrıca enfekte olmuş kan ve kusmukla temasa geçmiş sağlık çalışanlarında da görülmüştür. 

Hastane kökenli yol bilinen bir bulaşma yoludur. İnsanlara bulaşmasının yaygın bir yolu da kene ısırığıdır. Bunların dışında enfekte hastalarla temas da bulaşmada önemli bir etkendir.

Kene Böceğinin Özelliği

Kan emici gözsüz keneler,vücutları  başla kaynaşmış bir göğüs,torba biçimli bir karın ve dört çift ayaktan oluşur.Kene ayaklarının iki çifti öne,iki çifti de arkaya doğru yönelmiş şekildedir.

Ayaklarının uçlarında çengeller ve vantuzlar vardır. Bu sayede avına çok rahatlıkla tutunabilir.Ön ayakların uçları dokunma ve koku almalarını sağlar.

Kenelerin ağız kısmında hortumları mevcuttur bu hortumları sayesinde kan emerler.Solunumlarını son iki bacaklarıyla gerçekleştirirler.Büyüme evreleri yumurta,larva,nimf ve erginlik olmak üzere dört evreden oluşur.

Erkek kene çiftleşmeden hemen sonra ölür.Her üremede yaklaşık olarak 15.000 civarı yumurta bırakır.Genelde 4 mm boyutunda olan bir dişi kene kan emdikten sonra 11-12 mm ye kadar şişebilir.

Keneler yumurta ile çoğalırlar.Dişi yumurtalarını yaprak, çöp ve hayvan kılları arasına bırakır.Yumurtalardan üç bacaklı yavrular (larva)çıkar.

 kene ısırığı, kene nasıl anlaşılır kene fotoğrafları, kene resimleri, kene resmi, kene çeşitleri, kırım kongo kanamalı ateş, sağlık önerileri, zehirli kene çeşitleri,

Kene Kan Nasıl Emer Hastalık Nasıl Bulaşır

Kene ısırması sonucunda virüs bulaşır.Kene, insan veya hayvanın üzerine konarak ayaklarındaki çengel ve vantuzlar sayesinde deriye tutunarak kendini sabitler.Hortumu yardımı ile kanı emmeye başlar. Kene ısırmasında kan emme işlemi uzun sürer. 

Doyasıya kadar kanı emdikten sonra vücudundan bir sıvı salgılar ve salgıladığı bu sıvı ile virüs bulaştırır. Bulaştırdığı hastalıkların en tehlikelisi Kırım Kongo kanamalı ateşli (KKKH) hastalığıdır.Hastalık genellikle kene ısırığı ile virüsün bulaşmasından 1-3 gün sonra ortaya çıkar.

Hastalığın belirtileri ateş,kırıklık,baş ağrısı,halsizlik,aşırı duyarlılık,kol,bacak ve sırtta şiddetli ağrı, belirgin iştahsızlıkla başlayıp kusma, ishal ve karın ağrısıyla devam eder.Ağır olgularda hepatit, karaciğer ve böbrek yetmezliği oluşabilir.

Kene ısırması sonucu vücuda yapışan keneyi çıkartmak için müdahale etmeden hemen bir sağlık kuruluşuna başvurup doktor tarafından çıkartılması gerekir.

Aksi taktirde deriye yapışan kenenin vücudu kopar ve kan emdiği hortumla sıvısını direk kanın içine boşaltarak virüsün vücuda girmesini sağlar.


Kenelerin En Çok Görüldüğü Yerler

Kenelerin En Çok Görüldüğü Yerler

Havaların aşırı ısınmasıyla piknikçilerin korkulu rüyası olan kenelerde tehlike saçmaya devam ediyor.Aşağıdaki yazımızda Kenelerin En Çok Görüldüğü Yerler hakkında bilgilendirme yapacağız.

Yaklaşık 35000 türü bulunan kenelerin çoğunun boyu 1 mm’den de küçük olduğu için, öbür böceklerin sığamayacağı yerlerde de rahatlıkla yaşayan keneler genellikle karada yaşarlarsa da, su altında yaşayan türleri de vardır.
Kene türlerinin çoğu insana,hayvanlara ve bazı bitkilere zarar verebilen böceklerdir. 

Dişiler ile erkekler arasında görünüş açısından büyük bir fark olmamakla birlikte, dişiler biraz daha iridir. 

Yaşama biçimleri birbirinden çok farklıdır olan kenelerin bazıları yeşil bitkileri yer, bazıları meyvelere zarar verir, bazılarının larvaları insan dahil bazı hayvanlarda yaşar ve uyuz gibi çeşitli hastalıkları yayarlar.

Kenelerin En Çok Görüldüğü Yerlerde Kene Çeşitleri 

Türlerin çoğu, bir besin kaynağından öbürüne gitmek için, böceklerden ya da kuşlardan yararlanırlar.

Hayvanlarda yaşayan türleri,hayvanların üstünde sürekli kalmaz, yalnızca karınlarını doyuracakları zaman kadar kalırlar,çengel biçimindeki ağızlarıyla deriyi delerek kan emer, bir yandan da kanın pıhtılaşmasını önleyen bir madde salgılarlar. 

Kanı emdikçe şişerler,sonunda kanla dolu, oval bir kesecik görünümü alırlar,yeterince beslendikten sonra, yere düşüp, bir süre dinlenir ve kabuk değiştirirler. 

Yeniden beslenme gereksinimini, bazen bir yıl ya da bir yıla yakın bir süre sonra duyar, o zaman yeniden kan emecek bir canlı bulmak için bitkilere tırmanıp beklemeye başlarlar. 

Çiftleşme sırasında erkekler, sperma keselerini ağızlarına alarak dişilere aktarırlar. 

Çiftleşme,kanını emdikleri canlının üstünde gerçekleşir. Dişiler,beslenme süreleri bitip yere düştükten sonra yumurta yığınlarını yere dökerler.Yumurtadan yeni çıkan 6 bacaklı kurtçuklar, 8 bacaklı yetişkin kene evresine geçmeden önce iki kez kan emer,her kan emişte bir başka hayvana yapışırlar. 

Kenelerin En Çok Görüldüğü Yerler

Keneler Nerelerde Görülür Kenelerin yaşadığı yerler genellikle uzun çaliliklarda, ormanlarda, dere kenarlarindaki otlarda, ormandaki odun kalintilari arasinda yasarlar.Ayrica hayvanlarin barindigi yerlerde bulunurlar. 

Yagmurlardan sonra daha çok ortaya çikarlar.Yaprak üzerinde durup kurbanlarinin yanlarindan geçmesini beklerler temas ettigi anda yapışırlar. 

Keneler,otlaklarda,çalılıklarda,hayvan alanlarında ve kırsal alanlarda yaşayan küçük oval şeklindeki böceklerdir.8 bacaklı ve uçamayan hayvanlardır. 

Hayvanların ve insanların kanlarını emerek beslenirler ve böylece hastalıkları insanlara bulaştırırlar.Ülkemiz kenelere yaşam alanı olarak,coğrafi açıdan son derece uygun bir yapıya sahiptir. 

Kenenin sevdigi vücud bölümleri vücudun sicak yerlerini seçerler: ense ve kulak arkalari,saç dipleri,eklem yerleri,karin ve kasik bölgesidir.Türlerine göre farklılık göstermekle beraber keneler,yaban hayvanlarından,evcil memeli hayvanlara ve kuşlara kadar,geniş bir yaşama alanına sahiptir.

Henüz ergin olmamış ve Hylomma soyuna ait keneler, omurgalılardan kan emerken virüsleri alıp,gelişme evlerinde aldıkları kanı muhafaza eder,ergin kene haline geldiğinde hayvanlardan ve insanlardan kan emerken, daha önce aldığı virüsleri de onlara bulaştırır.

Kene Tedavisi ve KKKA Hatalığı

Kene Tedavisi ve KKKA Hatalığı

Kene Tedavisinin Geldiği Son Nokta

Modern tekniklerle hazırlanmış bir aşı mevcut değildir ancak araştırmalar devam etmektedir. Hastalığı geçirenlerin ömür boyu bağışıklık kazanabileceği bilinmektedir.Kene Tedavisi ve KKKA Hatalığı

Gülhane Askerî Tıp Akademisi (GATA) Mikrobiyoloji bölümünden Prof. Dr. Ayhan Kubar'ın başkanlığında 2007 yılından beri yürütülen çalışmalar sonucunda Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi'nin eski Aşı-Serum Merkezi Müdürü Mustafa Hacıömeroğlu tarafından geliştirilen bir serum yüksek risk grubunda bulunan ve yüzde 90 ölüm riski bulunan 26 hastada kullanılmış ve bu hastalardan 24'ü iyileşmiştir. 

--- Kene Isırması Bulaştıktan Sonraki Süreç Nasıl Olur

---Kenelerin En Çok Görüldüğü Yerler

Kan emici gözsüz bir parazittir türü olan kene,insan, koyun,deve,köpek gibi canlıların üzerine konup kanlarını emer.Otlak,çalılık ve yeşil alanlarda bulunurlar.Vücutları başla kaynaşmış bir göğüs,torba biçimli bir karın ve dört çift ayaktan oluşur. 

Kene ayaklarının 2 çifti öne,2 çifti de arkaya doğru yönelmiş şekildedir.Ayaklarının uçlarında çengeller ve vantuzlar vardır.Bu sayede avına çok rahatlıkla tutunabilir.Ön ayakların uçları dokunma ve koku almalarını sağlar.

Kenelerin ağız kısmında hortumları mevcuttur bu hortumları sayesinde kan emerler.Yaklaşık 4 mm boyutunda olan bir dişi kene kan emdikten sonra 10-11 mm ye kadar şişebilir.

Keneler yumurta ile çoğalırlar.Dişi yumurtalarını yaprak,çöp ve hayvan kılları arasına bırakırYumurtalardan üç bacaklı yavrular (larva)çıkar.Larvalar pupa devresine girerek 8 bacaklı az gelişmiş yavrulara dönüşürler.

Kırım Kongo Kanamalı Ateşinin Belirtileri Nelerdir

Kene ısırmasıyla oluşan hastalıklar ateş,başağrısı,kas eklem ağrıları,halsizlik, kırıklık,yorgunluk,Kusma, karınağrısı, iştahsızlık ile başlar.Bu şikayetlerin hepsi olmayabilir sadece ateş olabilir. Şikayetler başladıktan 3 gün sonra kanamalar olabilir.

kene hastalığı,kene çeşitleri, kene resimleri,kene ısırığı resimleri, kene ısırmasının belirtileri, kene nasıl çıkarılır, kene tedavisi, kırım kongo kanamalı ateşi, sağlık önerileri,

Kırım – Kongo Hastalığında Kanamalar 

Kırım – Kongo hastalığında kanamalar hastalığın 3 günü başlar.Genellikle mide bağırsak kanamaları yada kadınlarda vajinal kanamalar şeklinde görülür. İlk günlerde göz aklarında kanamalar olabilir. 

Ayrıca burun kanaması, dişetleri kanaması ve ciltaltı kanamaları ve morluklar şeklindede görülebilir. Cilt kanamaları göğüs ve karında küçük mor döküntüler şeklinde başlar birleşerek yayılır.

Hasta kanamalar sonucu iç organ yetmezliği geliştiği için ölür. En çok karaciğer ve böbrek yetmezliği ve beyin kanamaları sonucu hasta kaybedilir.

kene hastalığı, kene çeşitleri, kene resimleri, kene ısırığı resimleri, kene ısırmasının belirtileri, kene nasıl çıkarılır, kene tedavisi, kırım kongo kanamalı ateşi, sağlık önerileri,

Eczanelerde bulunan kene uzaklaştırıcı spreyler ve kremler uygulanmaktadır.Genelde 6 saate kadar etkili olabilir . Kenelerin 1m´ye kadar yaklaşması engellenebilir. Bu tür ürünler kenenin bulaşma riskinin bulınduğu alana çıkmadan önce vücuda sıkılmalı yada sürülmelidir.

Avrupa da kene için kullanılan Tickner, keneyi dondurarak öldürür ve çıkarır. Dondurucu etkisi sayesinde, kene kendisi üzerinde uğraşıldığını anlamadan ölür.Böylelikle virüsün vücuda transferi engellenmiş olur. 

Daha cimbiz ile dikkatlice çıkarılır.Diğer yöntem ise vakum cihazı ile bulaşan virüsün çekilmesidir. Kene tamamen uzaklaştırıldıktan sonra ısırdığı yeri bir kaç gün gözlemleyin şayet herhangi bir kızarıklık veya kabarıklık olusursa hemen doktorunuza başvurunuz.


Kene Isırması Bulaştıktan Sonraki Süreç Nasıl Olur

Kene Isırması Bulaştıktan Sonraki Süreç Nasıl Olur

Keneler temas ettiği anda yapışırlar.Sivrisineğe kiyasla damardan kan emmezler.Makas seklindeki ağızları ile deriyi açarlar ve delme organı ile cilt dokusuna çukur acarlar.Kene Isırması Bulaştıktan Sonraki Süreç Nasıl Olur 

Kenenin ısırması acıtmaz, genelde kurban ısırıldığını bile farketmez çünkü kene ısırdığı anda bir tür uyuşturucu sıvı salgılar,açtigi çukur hemen kan ile dolar ve açtığı bu çukurdan sürekli kan çekerek beslenir.Sindirimi esnasinda gereksiz sıvıları cilde atar bu durum emme sürecinde sürekli tekrarlanır. 


Böylelikle sindirim esnasında kenenin bagirsaginda bulunan tüm virüs ve bakteriler kurbana geçer. 

İlk kene ısırığından itibaren yaklaşık 2 ile 12 gün arasında değişen bir enkübasyon süresi vardır. Hastane kaynaklı enfeksiyonlarda ise enkübasyon süresi 3 ile 10 gün arasında değişir.

Enkübasyon süresinin ardından grip benzeri durumlar görülmeye başlar. Bunlar yaklaşık bir hafta sonra dinebilir.Bununla birlikte hemoraj belirtileri rahatsızlığın ilk 3-5 gününde görülmeye başlar,öncelikle duygu durumda dalgalanma,ajitasyon,zihinsel karmaşa ve boğaz peteşileri.

Daha sonra burun kanaması, kanlı idrar ve kusma görülür. Karaciğer şişer ve ağrır. Semptomların ilk ortaya çıkışından 9-10 gün sonra hastalar iyileşme belirtileri gösterir, fakat %30'u rahatsızlığın 2. haftasında ölür.Dokunması halinde bile doktora gidilmelidir.

Keneden Korunma Yolları

Kenelerin aktif olduğu dönemlerde örneğin;bulaşmanın en çok rastlandığı kene türü olan Hyalomma cinsinin aktif olduğu Nisan ve Ekim aylarında, kenelerin bulunduğu ortamdan halkın kaçınması; kenelerin büyük sayılarda bulunabileceği ortamlarda çalışan kişilerin muayene edilmesi faydalı önlemlerdendir.

Bu tür yerlere gidildiğinde mümkünse çizme giyilmelidir. Keneler vücuttan uzaklaştırılırken kopartılmamalı, bir cımbızla, kenenin vücuda yapıştığı kısmından tutulup çivi çıkarır gibi sağa sola oynatılarak çıkarılmalıdır, kesinlikle elle öldürülmemeli ve patlatılmamalıdır.

Kene Isırması Bulaştıktan Sonraki Süreç Nasıl Olur

Vücuttan uzaklaştırmak amacıyla, kenelerin üzerine sigara basmak veya kolonya ve gazyağı dökmek gibi yöntemlere başvurulmamalıdır. Bu uygulamalar, kenelerin kusmasına sebep olabileceğinden, kusmuktaki virüsler, kenenin kan emmek için ısırdığı yerden vücuda girebilirler.

Kenelerin yaşama alanlarında bulunabilecek kişiler,repellent olarak bilinen böceksavar ilaçları vücutlarına sürerek veya elbiselerine emdirerek kullanabilirler. Hasta olan kişilerin kullandığı malzemeler ve tuvaletler çamaşır suyu ile dezenfekte edilmelidir.

kene ısırığı, kene nasıl çıkarılır, kene nedir, kene sokması, kırım kongo kanamalı ateş, sağlık önerileri, zehirli kene, zehirli kene çeşitleri,

Hastaların kan ve vücut sıvıları ile temastan kaçınılmalıdır. Eğer bir temas olmuşsa, temas etmiş kişi dikkatlice gözlenmeli ve belirtiler görülürse mutlaka gerekli müdahalenin yapılmasını sağlamak önemlidir.


Ramazanda Tok Tutan Sağlıklı Beslenme Tarifi

Ramazanda Tok Tutan Sağlıklı Beslenme Tarifi
Daha kolay bir oruç için sahurda ne yemeliyiz.Oruç tutanların yaptıkları beslenme hataları nelerdir.Ramazan'da tok tutan sağlıklı beslenme tarifi nedir.
Ramazan ayında uzun süreli açlık,su tüketiminin gözden kaçması,gereksiz besin kısıtlamaları veya tam tersi fazla beslenme en fazla yapılan yanlış arasındadır.Besin alımının azalması ile birlikte vücut daha yavaş çalışır ve bununla birlikte kilo artışı olur.

Ramazan'da Acıktırmayan Gıdalar

Ramazan'da Acıktırmayan Gıdalar
Ramazan boyunca acıkmadan rahat oruç tutabilmek için protein deposu yiyecekler yenmelidir.Sahurda neler yemeli hangi besinleri tüketmeliyiz sorusunun cevabını bu yazımızda bulabilirsiniz.Daha az acıkarak oruç tutabilmek için beslenme önerileri.

Ramazanda Sağlıklı Yaşam

Ramazanda Sağlıklı Yaşam
Protein içeriği fazla gıdalar,midenin boşalma süresini uzatarak acıkmayı geciktirdikleri için tercih edilmelidir.Sahur önemlidir,çünkü tüm gün boyunca sahurda yenen yemekler kullanılır.

Sağlıklı Bir Ramazan Geçirmek İçin Yapılması Gerekenler

Sağlıklı Bir Ramazan Geçirmek İçin Yapılması Gerekenler
Ramazan'da sağlık için alınması gereken önlemler.Ramazan'ın bu yıl sıcak ve uzun yaz aylarına denk gelmesiyle birlikte oruç tutanların sağlıklarına ekstra özen göstermesi gerekiyor.Oruç tutarken uzun süren açlığın etkisiyle sahur ve iftarda yanlış beslenme nedeniyle mide rahatsızlıkları da kaçınılmaz olabiliyor. Ancak tüketilen gıdaların seçimine ve miktarına özen göstererek Ramazan ayında sağlıklı kalmak mümkün.

Yemekten Sonra Şişkinlik Nedenleri

Yemekten Sonra Şişkinlik Nedenleri
Sık sık ve fazla yemek yedikten sonra oluşan şişkinlik,içeriğinde gaz yapan gıdaları tüketmekten ve vücudun fazla su tutmasından oluşur.Her hangi bir durumda da yemekten sonra yaşanan şişkinlik rahatsız edici bir durumdur.

Sıcak Havada Hastalıklara Dikkat

Sıcak Havada Hastalıklara Dikkat

Yaz en sıcak ayları olan Temmuz ve Ağustos aylarında öğlen sıcaklarının en yüksek dereceye çıktığı saatler olan 11;00-15;00 saatleri arasında 40 yaş ve üzerindeki yetişkinler bu aylardaki belirtilen saatlerde mutlaka dışarıya çıkmamalıdırlar.

Eğer çıkmak gerekiyorsa mutlak soğuk su ve beyaz bir şemsiye yanlarına almalıdırlar.Yapılan yanlışların başında şemsiye olarak kuyu renk,siyah şemsiye ile dışarı çıkmaktır.Kuyu renkler güneş ışığını direk çeker ve şemsiyenin içinde kalp krizi geçirme riski artar.Yaz aylarında gelen aşırı sıcaklar, sağlık problemlerine sebep oluyor.

Ayrıca araştırmalar göstermiştir ki yaz aylarında trafik kazalarda belirgin bir yükselme meydana gelmiştir,aşırı sıcaklar ve depresyona dikkat edilmelidir.

Yapılan araştırmalara göre, güneş ışığında uzun süre duran kişilerde sürekli uyuma isteği, aşırı gerginlik,düşünme güçlüğü gibi durumlar görülmüştür.Tansiyon ve kalp hastalarının çok dikkatli olmalıdır,çözüm için şunlara dikkat etmek gerekir.

Sıcak Havada Hastalıklara Dikkat

a. Meyve ve sebze ağırlıklı beslenilmeli
b. Kızartma ve kavurma gibi yağlı yiyecekler tüketmemek
c. Alkol ve çay,kahve gibi kafeinli içeceklerden uzak durmak
d. Bol su tüketimi (En az 1.5 Lt)
e. Sık sık duş alınmalı veya yüz yıkanmalı

Sıcak Havada Hastalıklara Dikkat

Sıklıkla görülen en yaygın yaz sıcağı hastalıkları

Diyabet hastalarını seviyor,Migren ataklarını tetikliyor,Güneş yanıkları,Güneş çarpması,Güneş lekeleri,Yaz gribi,İdrar rengini kontrol edin,
Cilt kanserine dikkat,İsilik,Klima hastalığı,Gıda zehirlenmesi,Isırıklar ve kaşıntılar,Yaz depresyonu,Göz hastalıkları,Yaz enfeksiyonları,Kalp krizi riski artıyor görülmüş,

Yukarıda belirtilen hastalıklar yaz aylarında sıklıkla gözlenen sorunlar olup özellikle sıcak yaz günlerinde günlük yaşamı olumsuz yönde etkileyen durumlardır. Yaz hastalıklarına karşı gereken önlemleri alarak yaz aylarını daha keyifli geçirebilirsiniz.

Çocukları İshalden Koruma

Çocuklarda sıklıkla görülen ishali ebeveyinlerin dikkat edeceği iyi bir beslenme proğramı ve hijiyenle engellenebilir.

Çocuklarda görülen ishalde vücuttaki su kaybının yetişkinlere göre çok hızlı olduğu için,çocuklarda ishal enfeksiyonuna bağlı ölüm oranları oldukça yüksektir.

Çocukları İshalden Koruma
Okul çağındaki çocukların beslenme çantalarında eksik edilmemesi gereken yoğurt ve kefiri bol bol tüketmeleri sağlanmalıdır.

Gelişmekte olan ülkelerde çocuklarda yılda 1,5 milyar ishal atağı görülür ve malesef bunlardan 4 milyonu ölümle sonuçlanır.

Enfeksiyon ishalin en önemli nedenidir ayrıca besinsel etkenlerde ishalin nedenlerinin başında gelir.

İshal ençok okul çocuklarında görülen bir enfeksiyondur ve çok bulaşıcıdır.Mikrobik olanlar hem dışkı hemde solunum yolu ile bulaşır. 

Bakteriyel olanlar ise dışkı yoluyla,tuvalet sonrası temizlik iyi yapılmazsa el yolu ile bulaşır.Ayrıca sudan bulaşan ishal türleride vardır.

Okullarda ishal salgınını önlemek için viral ishali olanları eve göndermek,diğerlerini ise genel hijiyen kontrollerine uymak gerekir.

Çocuklarda İshal Tedavisi Nasıl Olmlıdır

İshalde kullanılacak en önemli tedavi yoğurt ve kefir tüketimini artırmak ve muz,şeftali,yağsız pilav-makarna,patetes tüketimini artırmaktır.İshalde çocuğun durumu çok önemlidr,çocuğun durumuna göre tedavi uygulamak gerekir.

Çocuktaki ishal Bakteriyel bir enfeksiyon ise antibiyotik tedavisine başlanmalıdır.

Viral ise destek tedavisi yeterli olacaktır.Eğer vucutta su ve tuz kaybı varsa ve kusuyorsa hastanede damardan sıvı verilmelidir.

Yok eğer vucutta su ve tuz kaybı var fakat ağızdan besin alımı iyi ise evde 1 litre kaynatılmış soğutulmuş suyun içerisine 1çorba kaşığı şeker,1çay kaşığı tuz,1 çay kaşığı karbonat konularak hazırlanan karışım çocuğa içirilmelidir.

Çocuğun Normal Dışkısı Nasıl Olmalı

Çocuklarda normal dışkının sıklığı ve kıvamı,çocuğunuzun yaşına göre değişiklik gösterir.Küçük yaştaki bebeklerin günde 4-10 kez cıvık-yumuşak kıvamlı dışkılaması normaldir (anne sütü alan bebekler, mama ile beslenenlere göre daha sık dışkılayabilir). 

İlk 3 ayda, bazı bebekler günde 2 veya daha fazla dışkılarken, diğerleri haftada bir yumuşak kıvamlı dışkılar. İki yaşına geldiğinde çoğu çocuğun günde en az bir kez yumuşak fakat katı kıvamlı dışkılaması olmaktadır. 

Daha büyük çocuklarda ise bağırsak alışkanlığı her çocuğa göre farklı olabilir; bazıları her yemek sonrası, bazıları ise günaşırı tuvalete gidebilir. Dışkının kıvamı ve rengi de yaşa göre değişiklik göstermektedir. Özellikle anne sütü alan küçük bebeklerin dışkısı sarı, yeşil veya kahverengi olabilir, tanecikler içerebilir.

Çocuğumun İshal Olduğunu Nasıl Anlarım

İshal, çocuğunuzun cıvık veya sulu dışkılaması, veya her zamankinden daha sık dışkılaması olarak tanımlanır. Bebeklerde normal dışkılama sıklığının iki katına çıkması, daha büyük çocuklarda ise üç veya daha fazla sulu dışkılama olarak tanımlanır. 

Tüm çocukların dışkı kıvamı ve rengi beslenme ile ilişkili olmakla birlikte, sulu ve sümüksü dışkılara dikkat edilmeli, kan içeren veya siyah- katran rengi dışkılamalarda mutlaka doktora başvurulmalıdır.

Çocukları İshalden Koruma

İshalde Hangi Durumda Doktora Gidilmelidir

İshal her yaş gurubundaki çocuklarda farklılık göstermektedir.Eğer ağaşıda sayacağım madelerden bir kaçı çocukta görülürse mutlaka doktora başvurulmalıdır.
  • Kusma görülürse
  • Günde 6’dan fazla sulu dışkı varsa
  • Ağızdan besleme çok az ise
  • Halsizlik ve başdönmesi gibi belirtiler varsa mutlaka hastaneye başvurulmalıdır.

Suyun Vücudumuz Üzerindeki Etkileri

Suyun Vücudumuz Üzerindeki Etkileri

Suyun Vücudumuz Üzerindeki Etkileri 

Gelişmiş bazı ülkeler vatandaşlarında yoğun olarak görülen bazı hastalıkları sulara kattıkları çeşitli ilaçlarla gidermeye çalışmaktadırlar,oysaki yapılan bu çalışmalar iyi sonuçlar vermeyip insanlar üzerinde kalıcı hastalıklara neden olmaktadır.

Bundan dolayıdır ki doğada bulunan doğal mineralli ve pH değeri yüksek sular çok değerlidir.

Kalsiyum çocuklar,gençler ve yaşlıların en çok ihtiyaç duyduğu minerallerden dir doğal mineralli sularda oldukça yoğun olarak bulunan kalsiyumun kemik sağlığı için çok önemlidir,ayrıca kalsiyumun;diş sağlığında,kalp sağlığında ve kanın pıhtılaşma özelliği kazanmasında da oldukça önemlidir.

pH değeri yüksek doğal mineralli sularda bulunan diğer bir mineral olan magnezyumun ise kemik,kalp ve damar sağlığı ile enerji üretiminde etkilidir.

Kadınlar özellikle menopoz sonrası osteoporoz korunmasında yeterli kalsiyuma ihtiyaç duyarlar.Yeterli kalsiyum ve magnezyum alımının çocuklarda kemik ve kas gelişiminde önemli rol oynar.

Özellikle diş çürüklerinin önlenmesinde büyük önem taşıyan florür mineralli sularda sık bulunan minerallerdendir.

Minerallerin ve pH’ın vücudumuzda oldukça etkin bir rolü vardır.Bağışıklık sistemi fonksiyonlarında ve antioksidan fonksiyonlarda rol oynayan bazı mineraller pH değeri yüksek sularda bulunmaktadır.

Doğal mineralli suların en önemli özelliklerinden biri de organik kirliliğe maruz kalmamış olmaları ve mikrobiyolojik yönden temiz olmalarıdır.Sağlıklı bir beden için doğal mineralli ve pH değeri yüksek su tüketilmesi gereklidir.

su,su özelliği,su sağlık,su kilo verme,su diyet,su içme,su içme kültürü,sağlık önerileri,

Doğal mineralli ve pH değeri yüksek sular içerisinde bulunan mineraller ile diğer sulara göre mide bağırsak sisteminden daha etkin emilirler ve vücuda yararlı olurlar.

Günlük gereksinimimiz için içtiğimiz su,içerisindeki minerallerle daha sağlıklıdır.Su alırken pH değerine,doğal mineralli olmasına ve içerdiği mineral düzeylerine dikkat edilmelidir.

Besinlerle Baş Ağrısını Giderme

Besinlerle Baş Ağrısını Giderme

Sağlıklı Besinlerle Baş Ağrısına Son

Baş ağrısı motivasyonu düşüren, enerjinizi tüketen bir sorundur,sebebi ister tansiyon, istert stres olsun baş ağrısı motivasyonu düşüren,enerjinizi tüketen bir sorundur.Sürekli olarak tüketeceğiniz bazı besinler baş ağrısı ile savaşmakta çok yardımcı olur.Elbetteki baş ağrınızın nedenini bir uzman tarafından teşhis ettirip,bir de bu besinleri deneyebilirsiniz.

SU

Baş ağrısının en sık görülen nedenlerinden biri olan susuzlu.Günde 1,5-2 litre su tüketmek orta düzeyde bedensel harekete sahip yetişkin biri için yeterlidir. Eğer spor yapıyorsanız özellikle egzersiz sonrası kaybettiğiniz sıvıyı mutlaka yerine koymanız gerekir.

TAHIL

Her gün tüketilmesi gereken besinler listesinde de yer alan tahıl magnezyum açısından zengin bir gıdadır.Özellikle adet dönemindeki baş ağrılarına oldukça iyi gelen tahılı tüketmek yararlı olacaktır.Diğer magnezyum zengini besinler ise; deniz ürünleri, fındık, çekirdek,avokado ve yeşil yapraklılar.

SOMON

En önemli balık çeşidi olan ve aroması bol, yağlı bir balık olarak bilinen somon diğer balıklara nazaran omega-3 zenginliği ile de anılmakta. İçerdiği yararlı yağlar sayesinde baş ağrısı ile savaşmaktaçok başarılı. Somonu öğlen yemeğinize eklemeniz hem yemeğinizer tatkatacak hem de baş ağrınıza iyi gelecek. Omega-3 açısından zengin bir diğer şeyin keten tohumu olduğunu hatırlayalım.

ZEYTİN YAĞI

Zeytin yağı antioksidan özelliğe sahiptir,zeytin yağı aynı zamanda E vitamini içermekte.Metabolizmada sirkülasyon sağlayan ve hormonlardaki dengeye katkı sağlayan zeytin yağ hemen hemen her öğünde tüketilmeli.E vitamini içeren diğer besinler ise; fıstıklar, fıstık ezmeleri ve kabuklu yemişler.

Besinlerle Baş Ağrısını Giderme

ZENCEFİL

Zencefil baş ağrısı besinlerinin en güçlülerindendir çünkü anti inflamatuar özelliğe sahiptir.Baş ağrısı çektiğinizde veya kronik baş ağrınız varsa bir bardak zencefilli bitki çayı içmek çok şey değiştirebilir. Zencefil sadece miğde bulantısına iyi gelmez.



SUDAN BAHANELERLE SU İÇMEK

sağlık önerileri, su, su diyet, su içme, su içme kültürü, su sağlık, su özelliği,

Sıcak yaz aylarının geldiği bu günlerde vücudumuzun tuz ve su dengesinin sağlanması için güneşe çıkmadan önce bol bol su içmemiz sağlığımız açısından oldukça önem arz etmektedir.Kendinizi buna alıştırmanız hata zorlamamız gerekir.

Sunun faydaları ve vücudumuza yararları hakkında ilk yazımız Su İçme Kültürünü Geliştirme ile ilgili yazımıza da bakmanızı öneririz.

Bebek,çocuk ve yaşlılar bu konuda daha dikkatli olmak zorunda.Suyun yanında ayran,maden suyu,doğal meyve sularını bu sıcak yaz aylarında çok miktarda içmeniz gereken içeceklerden dir.

Sıvı vücudumuzun temel ihtiyaç maddelerinden en öncelikli olanıdır.İnsanoğlu açlığa 3-4 hafta dayanabilir ancak susuzluğa dayanma suresi 3-4 günü geçemez.

Terlemenin bir sağlık işareti olduğunu asla aklımızdan çıkarmamalıyız.Vücudumuz tuz ve su miktarını ayarlamak için daima ter salgılar ve bu salgılma  biz uyurken bile devam eder.

Terlemezsek ölürüz;Hiç saşırmayın evet,yanlış okumadınız,bizi rahatsız eden, kokusundan rahatsız olduğumuz terleme olmaz ise ölürüz,özellikle yaz aylarında terleme olmadığı taktirde bir kaç gün içinde ölebiliriz.

Terleme ile vücut kendi hararetini  ayalarmakta,vücudumuz için gereksiz olan bir takım toksinler de terleme yolu ile dışarı atılmaktadır.

Suyu oturarak için : İnsan midesinin ayakta ve oturur vaziyetteki pozisyonunun farklı olduğunu biliyormuydunuz! Ayakta duran bir insan eğer sıvı gıda içerse; içilen sıvı doğrudan on iki parmak bağırsağına geçer. 

Midenin küçük eğriliğine uyan kısmında "Waldeyerin mide caddesi" denen bir oluk bulunmaktadır. İçilen sıvı gıdalar bu yolu takip ederek devamlı küçük bir açıklığı olan mide çıkışına geçerek on iki parmak bağırsağına geçer.

İnsan sıvı gıdayı oturarak içtiğinde içilen sıvı önce midede toplanır, midede mevcut asitle karışarak mikropları ölür ve akabinde onikiparmak bağırsağına geçer. 

Bu nedenle oturarak su içme ,insanı kolera da dahil birçok hastalıklardan korumuş olur. Gelişigüzel yerlerde satın meşrubatı satın alıp ayakta içenler bağırsak enfeksiyonlarına bağlı rahatsızlıklara daha fazla maruz kalır. 

Oturarak ve 3 yudumla içinlen su tükürük bezleri için gerekli olan suyun emilimini arttırıp antibakteriyel ve antioksiden etkiye sahip tükürüğün salgılanmasını arttırak ağız ve diş sağlığına katkı sağlar.

Banyodan sonra  ayaklara soğuk su ; Bonya yaptıktan sonra ayaklara dökülen soğuk su, kan dolaşımını hızlandırdığı gibi sıcak sudan dolayı genleşmiş olan damarların içindeki kanın aktivasyonunun artırır böylece tansiyon düşüklüğünü önler ve bağışıklık sistemini güçlendirir.

Kendini yorgun mu hissediyorsun?
Başın mı ağrıyor?
Yoksa vücudun seni taşımıyor mu?
Yaşlanmaktan mı korkuyorsun?
Cildin mi kuruyor?
Kendini zinde mi hissetmek istiyorsun?
Strese elveda mı demek istiyorsun ?
Öyleyse ;Sağlıklı bir sen için , mutlaka SU İÇMELİSİN